Ülkücü Şehitler
  Ruhi Kılıçkıran
 

RUHİ KILIÇKIRAN
Ülkücü Hareket'in İlk Şehidi; 4 Ocak 1968
Ruhi Kılıçkıran, 1946 yılında Adana'nın Osmaniye İlçesinin Rızaiye Mahallesi'nde doğdu. Ankara İlahiyat Fakültesi'nde eğitim görüyordu. 22 yaşında iken Ankara Site Yurdu'nun kantininde iftardan hemen sonra silahla vurularak şehit edildi.


Öğrenci hareketlerinin en yoğun olduğu yılların başında gelmektedir 1968 yılı. Üniversiteler kandırılmış gençlerle doludur. Bir çoğu Moskova’nın bayrağını sallamaktadır. Lenine Staline Maoya Marksa sevgiyle bağlı bu gençler üniversitelerde neredeyse eğitimi durdurma seviyesine gelmiştir. Ülke üniversiteleri izlemektedir. Türk Bayrağına saldırılmakta AtaTürk büstüne el uzatma küstahlığını gösteren o zamanın Komünistleri şimdilerin Liberalist artıkları huzuru bozmakta düzeni sarsmaktadırlar. Türk bayrağına el uzatan bu küstahların bileğine bir pençe yapışır. Bu çelikten pençe Türk Bozkurtlarının pençesidir. Atilla Han’ı, Bilge Kağan’ı, Alparslan’ı, Osman Bey’i, Fatih’i, Yavuzu ve nihayetinde Mustafa Kemal ATATürk’ü kendilerine bayrak edinen Başbuğ Alparslan Türkeş’in rahle-i tedrisatından geçen bu Türk Ülkücüleri bayrağına dinine devletine küfredenlerin karşısında bayrak olmuşlardır. Karşılarında çelikten bu duvarı görenler, yedi düveli karşısına alıp Kurtuluş Savaşı verilerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini SSCB isimli bir Komünist düzenin paryası durumuna getirmek istemektedirler. SSCB de hayali olan sıcak denizlere açılma projesini gerçekleştirecektir. Türk Ülkücüleri oyunu bozmuştur. Kurdukları tezgahları bozulan komünist artıkları artık ellerine silahı almışlardır. Evlerinden barklarından yüksek öğrenim için ayrılan bu gençler gittikleri şehirde öğrencilik yerine şehir eşkiyalığına başlamışlardır. Ülkücülerin üzerine çevirdikleri kızıl ve kalleş namluları ile Ülkücüleri şehit etmektedirler. İlk şehidin adı da Ruhi KILIÇKIRAN’dır.

1946 yılında Osmaniye’nin Raziyeler köyünde dünyaya gelen Ruhi KILIÇKIRAN, 1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanarak Ankara’ya gelmiş ve namı Site Yurdu’na yerleşmiştir. 1968 yılında Ankara’nın soğuk kış gününde Ramazan- ı Şerifte niyetli ağızdır Ruhi KILIÇKIRAN. İftar vaktinden sonra yurt kantinine gelen komünist artıkları Allah’a, kitaba küfretmeye başlamıştır. Karşılarında Ruhi Kılıçkıran, çelikten bir duvar olmuştur. Ramazan günü Allah’a kitaba küfreden bu Moskof aşığı kendini bilmezler ayyaşlıktan zor ayakta durmakta ve bir yandan da küfürler savurmaktadırlar. Tahammül edilir gibi değildir. Karşılarında bu aslanın duruşunu görenler silahlarına sarılmıştır. Sıkılan mermiler onun bedeninde milletin mukaddesatına sıkılmış ve o kelime-i şehadet ile son nefesini vermiştir. Ailesinden helallik alıp Çukurova’dan Ankara’ya gelen Kılıçkıran devletin yurdunda milletin mukaddesatına hakaret edenler tarafından kurşunlanmıştır. Elindeki kalemi Ruhi’nin kanları arasında kalmıştır. Bir yanda defteri kitabı kalmıştır.

Çukurovanın güneşinde yanmış teniyle Ruhi Kılıçkıran ne demişti de şehit edilmişti?

Türkiye Cumhuriyeti Bölünmez Bir Bütündür…
Bu devletin bayrağı Ay yıldızlı Albayraktır…
Ezan Dinmez Bayrak İnmez…

Kızıl Moskofun uşakları cin çarpmışa dönerler. Kendileri halkların kardeşliği için mücadele eder. Romantiktirler J harfinden de orak çekiç yaparlar. Bu karşılarındaki faşist düzenin adamıdır. Ağzı alkol kokanlar silahlarına sarılır hemen refleks olarak. Kurşunlar yağar bu Ülkü Devinin üzerine…

Ankara soğuktur. Yerler buz… Öğrenci kantininde yere serilir boylu boyunca bu Ülkü Devi… Çukurovanın Kürşad Yürekli yiğidi Ruhi KILIÇKIRAN son nefesini vermektedir. Ağzından zor dökülür cümleler. Vatan der, bayrak der, ve ardından Eşhedü Enla İlahe İllallah ve Eşhedü Enne Muhammeden Abduhu Ve Rasuluhü….

Yerde bir cansız beden… Ruhi KILIÇKIRAN Hakka yürümüştür.


ÜLKÜCÜYE DESTAN

İlk Ülkücü şehit Ruhi Kılıçkıran'a.
Ne barda ne pavyon ne sazda gördüm
Ben seni beş vakit namazda gördüm
Her seher ihlâsla niyazda gördüm
Billâhi ne güzel ülkücüsün sen.
"Hamd olsun, İslâmım, Türküm" diyorsun
Haramda işin yok helâl yiyorsun
Hakkı Hak'ta bulmak ülküm diyorsun
Billâhi ne güzel ülkücüsün sen.
Senden çok uzakta her türlü günah
Senden çok uzakta her türlü günah
Ne mutlu, dilinden düşmüyor Allah
Elbet doğacaksın bir gün, bir sabah
Billâhi hakikî ülkücüsün sen.
İslâm sende, ihlâs sende, hak sende
En güzel yaşayış ve ahlâk sende
Şefkatle ümitle gözler, bak, sende
Billâhi ne güzel ülkücüsün sen.
Gün gelirse ben de ölürüm derdin
Gün geldi erkekçe canını verdin
İçtin şehadeti göklere erdin
Billâhi ne güzel ülkücüsün sen.
Uğrunda öldüğüm mukaddes sende
Hak için gürleyen erkek ses sende
İslâm bir yaşayış, bir nefes sende
Billâhi hakikî ülkücüsün sen.
Türküm deyip coştun bendini aştın
Sığmadın engine çağlayıp taptın
Şükürler Tanrı'ya bunca ulaştın
Billâhi hakikî ülkücüsün sen.
Çatmaz sana çehresini bu hilâl
Bak kanınla yine coşkun yine al
Sana hakkımızı hep ettik helal
Billâhi hakikî ülkücüsün sen.
Seninle vatandır bu güzel vatan
 

Rahattır toprakta kefensiz yatan
Hiç şüphesiz senden incinmez atan
Billâhi hakikî ülkücüsün sen.
Asım'ın neslisin unutma sakın!
Kırılsın göksünde her alçak akın.
Şüphesiz ki güzel günler çok yakın
Billâhi Hakikî ülkücüsün sen.
Dün Malazgirt'te sen ve Mohaç'ta sen
Kefenin olmuştu yine elbisen
Bir rüzgârsın Kıble yönünden esen
Unutma! Beklenen ülkücüsün sen.

Salih Sefa
 

 
  Bugün 11 ziyaretçi (14 klik) Ülkücü buradaydı. Bu sayfadan yararlanmak isteyen herkese tasarımcının hakkı helal olsun.  
 
ÜLKÜCÜLER TÜRKİYENİN SİGORTASIDIR. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol